28 Temmuz 2009 Salı

“Açılım” İkilemi - PKK Tuzağı

PKK yeni “Barışçı çözüm açılımı” hususunda, bende, önseziden öte bir kanaat oluşuyor. DTP/PKK, sinsi bir strateji uygulamakta; PKK terör devam edecek ve devam ettirildikçe, Türk devleti- Türk halkı bezdirilecek… “Silahla bir yere varılmıyor” kanaatine vardırılacak! İstedikleri bu “kıvama” gelmekteyiz; Murat Karayılan’ın “barış önerisine” itibar etmek, onu muhatap almak, bunun işareti.

Yakın zamana kadar, her şehit cenazesinde PKK’ya karşı, öfkemiz, mücadele azmimiz, artardı… Şimdi hissediyorum ki, toplumda, bu hırs azalıyor ve bezginlik hâkim oluyor.

Dün de altı yeni şehit haberi geldi; gene yandık, öfkelendik, ama galiba, aynı zamanda da bezginlik arttı…”Dursun artık bu kanlar bu şehitler” diyoruz… Ama nasıl?

BAYKALIN AÇILIMI

CHP lideri Deniz Baykal da, sureta bir “kıvama” geldi – “açılıma” katıldı.

“PKK'nın dağıldığı, dağdan indiği, bir daha teröre kalkışmayacağı ortaya çıkarsa elbette o zaman gerekli siyasi, insani ve hukuki adımlar atılır” yani “af” düşünülebilir” diyor.

Baykal, hepimiz gibi, bu sorunun çözülmesini samimiyetle ister. Ancak, anlaşılan onun zihninde de, toplumun -medyanın kafasında da bir ikilem var: “Önce silâhlar mı susmalı ve bırakılmalı, yoksa teröristi bunu yapmaya zorlayacak af gibi hukuki yöntemlere mi, başvurulmalı… Öncelik hangisinde olmalı? PKK-DTP, yutturmaca taktiği de burada.

TÖHMET

Baykal, PKK’nın, silahları asla bırakmayacağını- bırakır gibi yapıp, bırakmayacağını, herhalde çok iyi bilir. Ama belki de bu “olmayacak duaya” bile bile “âmin” diyor. Çünkü ortam o ki, bu “açılıma” karşı çıkanlar, “barışa engel olmakla” suçlanıyorlar. Maalesef TSK' de, bu töhmetin altında kalmak istemiyor!

TAKTİK HATASI

Ancak tam bu sırada PKK/DTP, ”barış stratejisini” yürütürken, iki büyük taktik hatası yaptı. Askerlerimizi öldürmeye devam etti. Bu eylemler Türkleri bezdirmek amaçlarının bir parçası. Muhtemelen aksi tesir yapacağını hesap etmediler.

FOYA

Fakat daha büyük hataları, Murat Karayılan’ın TİMES yazarına söyledikleri. bu iki başlı Karayılan diyor ki; “Kürtler savaşa devam etmek istemiyorlar. Kürt sorununu daha fazla kan dökmeden çözülebilmesi için, …Türkiye, kendi yerel parlamentomuzu kurmamıza izin versin”…

Yani önce APO’yu da kapsayacak “genel af” sonra Türkiye’nin, eyaletlere bölünmesi! Her halde, Botan eyaletinde (Eski Diyarbakır) Kürt Parlamentosu!

Ve Karayılan diyor ki, PKK militanlarına “1 Haziran’a kadar pasif savunma içinde bulunmaları emrini verdim. Bir savaş var. Hem Türk, hem de Kürt halkları bundan zarar gördü. İki tarafın da birbirini affetmesi gerekiyor. Buna herkes, Öcalan da dâhil olmalı… Türkiye, iki yoldan birini seçmeli. Eğer bizim barış teklifimizi seçmez ve bize saldırmaya devam ederse, tabii ki biz de elimizden gelen tüm imkânlarla kendimizi savunuruz. Buna, misilleme de dâhildir. Türkiye sonunda PKK’nın Kürt soruna çözümün gerçek parçası olduğunu kabul etmek zorunda”.

EKO

Bu sözlerin aksi sedası, içerden-Ahmet Türk’ten… O da altı şehidimizin ardından timsah gözyaşları döküyor “İnsan yaşamını sona erdirmeye yönelik eylemleri tasvip etmedik. Haftalardır askeri operasyonların durmasını söylüyorduk… Ancak bu olmadı… Her kim ki demokratik bir çözümden yana ise, elini tetikten çekmelidir…”

Ve Ahmet (nasıl-neden)Türk, bunları söylerken, eş başkanı Aysel Tuğluk açıkça, “ PKK bizim tabanımızdır” diyor ve DTP'liler, APO ile işbirliği halinde oldukları için tutuklanıyor! Gördünüz mü “aba altından sopa göstermeyi” ve “Vehbi’nin Kerrakesini” ! Barışçı Çözümün" nerelere varacağını?

Herhalde “Cumhurbaşkanının, “olacağını vaat ettiği iyi şeylerin” TC ve Türk Milleti için, hiç de iyi şeyler olmayacağı anlamalıdırlar! Anlamadılarsa ve “açılıma” devam ederlerse bu da, gafletten öte bir şey olur!

PKK, Türkiye Cumhuriyetine karşı mücadeleden vazgeçer mi? Hem de ülkenin “Ergenekon kapsamında” bölünmüş olduğu - en zayıf zamanında! Ve Büyük Kürdistan” gerçekleşirken!

Tabii "Barış" ama nasıl bir "Barış” ve ne pahasına? Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan, önce bu sorunun cevabını vermeli ve sararan kırmızıçizgilerin, nereye kadar geri çekileceğini söylemelidirler. Bu çizgiler, sakın, Ankara’da, Barzani’nin, Talabani’nin, ayaklarının altına serilecek kırmızı halılar olmasın!


Altemur Kılıç

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.