YOL HARİTASINI ÖNCE ANKARA OKUYACAKMIŞ!
Beklenen gün geldi fakat maalesef, beklenen açıklama gelemedi. Apo canisi henüz yol haritasının yazımını bitirememiş. Oysa bizimkiler de bu açıklamayı dört gözle bekliyorlardı. O cani açıklamasını yapsın da, bizimkilerde o caninin belirlediği kıstaslar üzerinden kendi yol haritalarını açıklayabilsinler. Her iki tarafta büyük bir belirsizlik içinde ortamı germeye devam ediyorlar. Fakat bu arada yandaş medya da yapılan açık oturumlar, değerli yandaş kalemşorların Kürt sorunu üzerine yaptıkları konuşmalar da halkı bu açıklanacak yol haritasına hazırlamaya devam ediyor.
Bir yandan da Sayın Başbakan Anadolu’yu karış karış gezerek her fırsat ta bu açılımları kendine has üslubuyla bazen muhalefete tam bir hatip edasıyla posta koyarak, bazen de şiirsel bir dille dinleyenlerin gönül tellerini sızlatan edebi üslubuyla, tipik bir Kürt panoraması sergileyen konuşmalar yaparak anlatmaktadır. Kürtlere, Türkleri ürkütmeden nasıl bir özerklik verilir bunun alt yapısını oluşturmaya çalışmaktadır.
Her iki kesimde ortaya elle tutulur gözle görülür bir yol haritası koyamasalar da, bu yol haritasının Kürtlere ve Türkiye’ye sağlayacağı sözde çıkarlar çok çok abartılarak anlatılmaktadır.
Apo canisinin yol haritasının yazımı bittikten sonra önce Ankara inceleyecekmiş. Eğer uygun bulursa yayımlanacakmış. Hadi bakalım bu nasıl Apo canisini muhatap almamak oluyor lüften bunun bana birileri izah edebilir mi? hem muhatabım değil diyeceksin hem de hükümet olarak o caninin yazdığı Kürtlere özerklik planını incelemeye alacaksın, eğer her iki tarafında fikirlerinde bir örtüşme varsa yayımlayacaksın. Bu mudur muhatap almamak.
Kürtçe Ermenice isimler üzerinden politika yapmaya çalışan Başbakan, işi Alparslan’a dek Ankara’ya dek götürdü. Neymiş efendim Malazgirt Ermeni ismiymiş ve Alparslan değiştirmeden günümüze dek gelmiş bu isim. Ankara da Türk ismi değilmiş. Mademki eski isimleri kullanmak demokrasinin gereği imiş, demokrasi oluyormuş, oldu olacak İstanbul’a da Kostantinapolis diyelim olsun bitsin.
Bu kadar basit, bu kadar omurgasız bir siyaset dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir sanırım.
Farkında mısınız? Bu konuda televizyonlara çıkan, ister muhalefet olsun, ister iktidar olsun her iki kesimde bu noktalarda hem fikir oldular bile. Neyin aşkına olmaktadır bu fikir birliği. Sözde demokratik açılım, özgürlükler ve “ben daha demokratım” tezini ispat etme aşkına. Fakat gözden kaçan bir şey var ki o da Apo’nun ve DTP ile PKK’nın da bize yaptırmak istediği buydu zaten. Onlar yazıyorlar bu senaryoyu bizde muhalefet ve iktidar olarak bu oyunda rolleri bölüşüyoruz. Yalnız rolleri bölüşürken, başrol üzerinde yapılıyor tüm kavgalar. İktidar başrolü isterken muhalefet de başrolde yerini almak istiyor. Yoksa kimse gerçekte Türklüğün figüran durumuna düşürüldüğüne bakmıyor.
Caninin yol haritasını önce Ankara okuyacakmış ha! Ben buna gülerim işte acı acı. Okuyup da onay verdikten sonra Türkiye Cumhuriyetinin hukukunun, yasalarının, o hukukun verdiği kararların ne kadar sabun köpüğü gibi bir anda yok olup gittiğine gülerim acı acı! Aynı hukukun, yasaların ve yargının Ergenekon terör örgütü adı altında tutukladığı tüm haklarını elinden aldığı o Atatürkçülere niye aynı hakları tanımadığını düşünüp gülerim acı acı! Evet, orada ki yazarlarımız bir satır yazı yazmak için bin bir baskı görürken, İmralı’da ki ofisinde avukatlarıyla birlikte saatlerce süren toplantılar yaparak yol haritası hazırlayan o cani için Hükümetimizin “muhatap almam söz konusu değildir” diyişine gülerim acı acı. Kısacası ağlanacak halimize gülerim acı acı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.